Gizemini hali hazırda koruyan bu büyük sular bize hala ne kadar çok şey hakkında bilgimiz olmadığını da göstermiş oluyor. Bu konu ile ilgili sizin için derlemiş olduğumuz bilgiler ise şu şekilde:
Okyanusların harita üzerinde sadece %20’si belli durumda
Bu büyük sular haritaları incelediğimizde sanki mavi renk tonunda olan boşluklar gibi görünebilir. Fakat üzerlerinde volkanlar, dağlar ve birçok ova da mevcut. Bu durum kara parçalarında da görülüyor aslında. Fakat dünyamızın neredeyse büyük bir kısmı bu alanlardan oluşurken, bilgi sahibi olduğumuz kısım çok az gerçekten. Kalan büyük ve derin sular ile ilgili bilgiler ise belki de gün yüzüne çıkmayı bekliyor.
Bu dev sular dünyada ki canlıların %94’üne ev sahipliği yapıyor
Hem dünya hem de diğer gezegenler için olmazsa olmaz olan işaretlerden bir tanesi tahmin edebileceğimiz üzere suyun varlığı. Çok küçük bir su birikintisinin dahil yaşam için gerekli koşulları oluşturduğu bilinen bir durum. Her şeyin başladığı bu birikintiler, bizim için tabi ki de okyanuslardır. Bu kaynaklar gezegenimiz için yaşamın da kaynağı oldu.
Birçok canlı grubu için bu kaynak en büyük yaşam alanı neredeyse. Karada yaşamını sürdüren birçok canlıya rağmen bu büyük sular, gezegenimizde olan canlıların yaklaşık olarak %94′üne ev sahipliği yapıyor. Ayrıca daha bizim bilmediğimiz de birçok canlı türü bulunuyor.
Dünya üzerinde olan en büyük ve neredeyse en küçük canlılar buralarda yaşıyor
Dünya üzerinde yaşamını sürdüren en büyük canlılar tahmin edersiniz ki balinalardır. Dev boyutları ve ağırlıkları ile birlikte büyük sularda yaşamlarını sürdürmekteler.
Fakat bu dev canlıların yanı sıra pek çok küçük bakteri ve tek hücreli olan canlılarda bu büyük alanda yaşamını sürdürüyor. Farklı çeşitte ve boyutta olan küçük balıkları da unutmamak gerek tabi ki.
Aldığımız oksijenin kaynağı da aslında bu serin sular
Dünya’mız için oksijen kaynağı olarak öncelikle aklımıza ormanlarımız gelmektedir. Fakat bu durum sandığımız gibi değildir. Yani dünya için asıl olan oksijen kaynağı bahsetmiş olduğumuz büyük ve derin sulardır aslında. Net olmamakla beraber havada bulunan oksijenin %50’den fazlasını bu büyük sular üretmektedir.
Peki nasıl bu kadar fazla oksijen üretiliyor sorusunu soracak olursak, bunun sebebi elbette denizde yaşayan fitoplanktonlar olacaktır. Gezegenimizin de büyük çoğunluğunu okyanusların oluşturduğunu düşünürsek karada bulunan diğer bitkilerden çok daha fazla oksijen üretiyor olması mantıksız gelmeyecektir bizlere.
Okyanuslar, dünyamızın iklim dengesini de korur.
Okyanuslar, dünyamızın çok soğuk ve çok sıcak olmasını engeller. Yağışların oluşması için gereken su buharının da en büyük kaynağıdır aynı zamanda. İnsanların doğaya vermiş olduğu zararı telafi etmede veya önlemede en büyük görevde şüpheniz derin suların oluyor böylelikle.
İnsanların doğaya vermiş olduğu zararı yani, karbondioksit ve benzeri zararlı gazları okyanuslar emerek temizlemeye çalışır. Fakat bu zararlı gazları bünyesinde toplarken de tahmin edileceği üzere ısınmaya da devam ediyor.
Genel olarak verdiğimiz zararı büyük ölçüde azaltsa da böylelikle iklim dengesi değişmeye ve büyük sularımız bir yandan ısınmaya devam ediyor. Bu şekilde devam edildiği sürece ise okyanusların ısınması başta iklim değişikliklerine, öngörülemeyen sıcaklık artışlarına ve hatta oksijen üretiminde de problemlere yol açabiliyor.
Canlı organizmalarının oluşturduğu devasa sayılabilecek yapılar okyanusta bulunuyor.
Büyük Set Resifi daha önce duymuş olabileceğiniz kavramlardan. Çok fazla sayıda yani milyonlarca sayıda mercan polipinden oluşuyor bu yapılar. Bu resif sistemi dünyanın en büyük resif sistemi olarak biliniyor. Büyük Set Resifi, birbirinden bağımsız olan 2,900 adet resif ve tam 900 adadan oluşuyor. Genişlik olarak 3000 km ye yayılıyor ve kapladığı alan ise 350.000 km² ye yakın olarak biliniyor. Ayrıca bu devasa yapı birçok canlıya da ev sahipliği yapmakta.